Translate

English French German Spain Italian Dutch Russian Portuguese Japanese Korean Arabic Chinese Simplified

18 Mart 2014 Salı

Vergi Hukuk II Özet

Vergi Hukuku Ders Notları 2
Vergi Mükellefinin Ödevleri

Vergi mükelleflerinin ödevlerinden olan bildirimde bulunma ödevinin kapsamına neler girer?

• Mükellefin ödevlerini iki ana noktada toplamak mümkündür. Mükellefin; birinci görevi, üzerine düşen vergi borcunu ödemesidir; ikinci görevi ise, kanunen yerine getirilmesi gereken diğer bazı mükellefiyetleri yapmaktır. Sözü edilen bu mükellefiyetler, daha çok şekli hususların yerine getirilmesidir.

• şekli mükellefiyetlerden biri olan bildirimde bulunma ödevinin kapsamına işe başlama bildirimi, adres ve iş

değişikliklerinin bildirilmesi ve işi bırakma bildirimi girer.

Türk vergi hukukunda defter tutma ödevine ilişkin düzenlemeler nelerdir?

• Ticaret ve sanat erbabı, çiftçiler, serbest meslek erbabı, ticaret şirketleri, iktisadi kamu müesseseleri ile dernek ve vakışara ait iktisadi işletmeler, defter tutma zorunluluğundadırlar.

• Tüccarlar defter tutma bakımından birinci sınıf tüccar ve ikinci sınıf tüccar olarak ikiye ayrılır. Kurumlar vergisi mükellefleri ve ticaret şirketleri birinci

sınıf tüccardırlar. Bunların dışında kalanların sınıfları iş hacmi ile ilgili ölçülere göre belirlenir.

Türk vergi hukukunda belge düzenine, defter ve belgelerin muhafazasına ve diğer vergi ödevlerine ilişkin hükümler nelerdir?

• Vergi mükellefleri fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, perakende satış vesikaları, serbest meslek makbuzu gibi belgeleri kanunda öngörülen durumlarda düzenlemek ve bunları belli bir süre muhafaza ederek, yetkililer tarafından istendiğinde ibraz etmek zorundadırlar.

• Defter ve belge düzenine uymanın yanı sıra, mükelleflerin ekim sayım beyanında bulunmak, vergi levhası asmak ve beyannamelerini tasdik ettirmek gibi başka ödevleri de vardır

Vergi Mükellefinin Hakları

Genel olarak hukuk teorisinde hak kavramı nasıl tanımlanır ve sınıflandırılır?

• Genel olarak hak, hukuk düzeni tarafından kişilere tanınan bir davranış imkanını, bir yetkiyi ifade eder. Hak kavramının üç unsuru vardır. Yetki unsuru, hak sahibine bir şeyi yapabilme yetkisini verir. Hakkın ikinci unsuru, hak sahibine olumlu veya olumsuz bir talepte bulunma olanağının tanınmasıdır. Üçüncü unsur ise, hakka saygı gösterme zorunluluğunun bulunmasıdır.

• Haklar kamu hukukundan doğan haklar, özel hukuktan doğan haklar ve insan hakları biçiminde sınıflandırılabilir.

Vergi mükellefinin haklarının kuramsal temelleri nelerdir?

• Mükellef hakları konusunun özünde vergi yönetimine mükellef perspektifinden bakılması yatmaktadır. Vergi oranlarının düşürülmesinden doğabilecek gelir kayıplarını azaltmak amacıyla, genel vergi matrahlarının genişletilebilmesi ve yeni teknolojik gelişmelerin vergi uygulamasında ortaya çıkardığı sorunların çözümlenebilmesi, sadece denetim ve ceza kesmek gibi zorlayıcı ve hükümetlere siyasi planda oy kaybettirici araçlarla, zor görünmektedir. Mükellef hakları yaklaşımı, bütün bu sorunların üstesinden gelinmesinde mükelleflerin desteğini sağladığı için bir kolaylık sağlamaktadır. Çünkü, araştırmalar göstermiştir ki, mükellefler vergi yönetimlerinin kolaylaştırıcı ve yapıcı yaklaşımlarına olumlu tepkiler vermektedirler.

• Anayasada doğrudan mükellef haklarına değinen bir hüküm bulunmamakla birlikte, vergilerin kanuniliği ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal ilkeler, mükellef haklarının da temelini oluşturmaktadır.

• Mükellef hakları, vergi mükelleflerine olumlu ya da olumsuz bir talepte bulunma yetkisi veren ve ihlal edildiğinde hukuki korunma sağlayan haklardır.

• Mükellef hakları, temel kanuni haklar ve ikincil kanuni haklar şeklinde iki ana grup içinde sınıflandırılabilir. Temel kanuni haklar, kanun yapma süreci ve bir vergi kanununu meşru kılan ilkeler üzerinde odaklanırlar. ikincil kanuni haklar, “kanuna uygun davranma çabası içinde olan ve vergi yönetiminin, tahsil ve icra sürecinin rutin işleyişinde adalet ve verimlilik görmek isteyen pek çok mükellefin doğal haklarını” içerir.

Türk vergi hukukunda temel mükellef hakları nelerdir?

• Türk vergi hukukunda belli başlı mükellef hakları şunlardır:

- Bilgi alma hakkı: Bu hak, mükelleflerin vergi sisteminin işleyişi ve pozitif vergi hukukunu oluşturan kurallar düzeni konusunda genel olarak bilgilendirilmesini ve kendilerine ilişkin vergisel işlemlerin dayanaklarını öğrenebilmesini olanaklı kılar. - Vergi mükellefinin özel hayatının gizliliği: Bu hak, mükelleflere, vergi yönetiminden gereksiz yere özel hayatlarının gizliliğini ihlal etmemelerini isteme yetkisini verir. Uygulamada bu hak, mükelleflerin ev ve işyerlerinde makul olmayan gerekçelere dayanılarak arama yapılmasının ve ödenmesi gereken vergi miktarının belirlenmesi ile ilgisi olmayan bilgilerin istenmesinin önlenmesi şeklinde yorumlanmaktadır. Türk hukukunda mükelleflerin ev ve iş yerlerinde, usulüne uygun olarak alınmış bir yargıç kararı olmadıkça arama yapılamaz.

- Vergi mükellefine ilişkin bilgilerin gizliliği: Bu hak, vergi yönetiminin sahip olduğu yetkiler çerçevesinde elde ettiği bilgileri gizli tutmasını ve bunları yalnızca vergi kanunlarında öngörülmüş amaçlar için kullanmasını garanti eder. Vergi mükelleflerinin kişisel ve ticari sırlarının, vergilendirme alanında görev yapan kamu görevlilerince açığa vurulması başka ülkelerde olduğu gibi, bizim ülkemizde de ağır cezalarla cezalandırılmıştır.

- Vergi yönetiminin kararlarının gözden geçirilmesini isteme hakkı: Mükellefler kendileri hakkında alınan kararların ve yapılan işlemlerin gözden geçirilmesini ve düzeltilmesini ya da geri alınmasını isteme hakkına sahiptirler.

- Yargı yoluna başvurma hakkı: Mükellefler vergi yönetimince yapılan işlemlere karşı yargı organları na başvurarak haklarını arama özgürlüğüne sahiptirler



Vergi Hukukunda Süreler



Vergi hukukunda süreler nasıl sınıflandırılır?

• Vergi hukukunda süreler, süreyi koyan organ açısından sınıflandırıldığında kanuni süreler, idari süreler ve yargısal süreler olmak üzere üç grupta

toplanabilir.

• Sürelerin hukuki nitelikleri açısından yapılan sınıflandırmada, öngörülen süreye uyulmaması durumunda doğacak hukuki sonuçlar esas alınır. Bu ayırıma göre süreleri hak düşürücü süreler, vergi ödevlerine ilişkin süreler, düzenleyici süreler ve zaman aşımı süreleri biçiminde sınışandırabiliriz.

Vergi hukukunda sürelerin hesaplanmasına ilişkin kurallar nelerdir?

• Süre gün olarak belirlenmişse ilgili kişiye tebligatın yapıldığı günü izleyen günden itibaren süre işlemeye başlar ve sürenin son günü mesai saati bitiminde süre sona erer.

• Süre hafta ya da ay olarak belirlenmişse, başladığı güne son hafta ya da ayda karşılık gelen günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık gelen bir gün yoksa süre, o ayın son gününün tatil saatinde biter.

• Sonu belli bir günle belirlenen sürelerde süre, o günün tatil saatinde biter.

• Resmi tatil günleri süreye dahildir. Ancak, sürenin son günü, resmi tatile rastlarsa tatili izleyen ilk iş gününün tatil saatinde süre biter.

Vergi hukukunda sürelerin işlemesine engel olan nedenler ve sürelerin uzamasına yol açan durumlar nelerdir?

• Sürelerin işlemesine engel olan durumlardan ilki mücbir sebeplerdir. Mücbir sebepler, kişilerin önceden öngörebilmelerine olanak bulunmayan ve bu nedenle önüne geçilmesi mümkün bulunmayan, dış etkiler sonucu meydana gelen olayları ifade eder.

• Vergi Usul Kanununda vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk, doğal afetler, kişinin iradesi dışında belli bir yerde bulunamayışı, defter ve belgelerinin elinden çıkmış bulunması gibi haller mücbir

sebep olarak sayılmıştır.

• Mücbir sebebin meydana geldiği kanıtlandığı takdirde sürelerin işlemesi durur ve mücbir sebep ortadan kalktıktan sonra süreler kaldığı yerden işlemeye devam eder.

• Mücbir sebep niteliğinde olmasa bile, zor duruma düşmeleri nedeniyle vergi ödevlerini yerine getiremeyenlere Maliye Bakanlığınca kanuni sürenin bir katını aşmamak üzere uygun bir süre verilebilir.

• Ölüm halinde de mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir


Vergi Borcunun Sona Ermesi



Vergi Hukuku 178 Terkin ne demektir?

• Terkin kavramı, belirli hukuki sebeplere dayanarak “vergi alacağını ve cezalarını bütün hukuki sonuçlarıyla ortadan kaldıran bir idari işlemi” ifade eder.

• Bir vergi borcunun çeşitli nedenlerle terkin edilmesi mümkündür. Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda doğal afetler nedeniyle varlıklarını kaybeden kişilerin borçlarının hangi koşullarla terkin edileceği özel olarak düzenlenmiştir.

• Vergi Usul Kanununa göre yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, zararlı hayvan ve haşarat istilası ve bunlara benzeyen afetler yüzünden varlıklarının en az üçte birini kaybeden mükelleflerin bu afetlerin zarar verdiği gelir kaynaklarıyla ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezaları; mahsüllerinin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin, afete maruz arazi için zararın tahakkuk ettiği hasat ve devşirme zamanına denk gelen yıla ait olarak tahakkuk ettirilen Arazi Vergisi borçları ve vergi cezaları zararla orantılı olarak Maliye Bakanlığınca kısmen ya da tamamen terkin olunur.

Vergi aşarının vergi hukukundaki yeri nedir? Niçin bir vergi affına başvurulur? Bir vergi affı uygulamasının başarılı olması için gerekli koşullar nelerdir?

• Vergi affı uygulamalarının temelinde siyasi, idari, mali ve ekonomik nedenler yatmaktadır. Uygulama sıklığı açısından vergi aşarına ceza hukuku anlamındaki aşardan daha fazla başvurulmaktadır.

• Vergi aşarı günümüzde, gelir yönetiminin bir aracı olarak kullanılabilmektedir. Vergi yönetiminin bütün çabalarına karşın, tahsil edilemeyen vergiler af yoluyla tahsil edilmeye çalışılmaktadır. Bunun için, genelde, vergi aslının ödenmesi koşuluyla cezalardan ya da gecikme zamlarından vazgeçilmektedir.

• Bir vergi affı uygulamasının başarılı olabilmesi için bazı koşullara uyulması gerekir. Ancak, vergi aşarının yapısındaki belirsizlik nedeniyle bu koşullara uyulması da başarıyı garanti etmez. Bu koşullar şunlardır:

- Vergi aşarına sık sık başvurulmamalıdır.

- Vergi aşarı, tek başına değil vergi sistemini güçlendirici önlemlerle eşzamanlı yürütülmelidir.

- Sağlanacak bağışıklıklar affa katılımı teşvik edici düzeyde olmalıdır.

- Af dönemi ne çok kısa, ne de gereğinden uzun olmalıdır.

- Affın tanıtılmasına ve halkla ilişkilere önem verilmelidir


Vergi Denetimi
Denetim nedir ve vergi denetimi türleri nelerden oluşmaktadır?

• Vergi denetimi vergi kanunlarıyla vergiye tabi tutulan gerçek kişi ve kuruluşların vergiye ilişkin işlemlerinin tam olarak kavranabilmesine ve vergi yönetimiyle mükelleflerin, var olan vergi sisteminde yer alan ilke ve kurallara uygun davranıp davranmadıklarını belirlemeye yönelik olan ve vergi idaresi tarafından yapılan işlemlerin tümü olarak tanımlanabilir. Diğer bir tanıma göre vergi denetimi kanuni, bilimsel, düşünsel yöntemlerle önceden belirlenen kurallardan hareket edilerek, işlemlerin ve mevcut uygulamaların bu kurallara uygunluğunun araştırılması, uyumsuzlukların giderilmesi için yapılan incelemelerdir. Vergi Usul Kanununun 138. Maddesindeyse vergi incelemesi “ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.” biçiminde tanımlanmaktadır.

• Vergi denetiminin amacı, bir yandan vergi idaresini düzenli ve mevzuata uygun bir şekilde çalışmaya yönlendirmek; diğer taraftan da mükellefleri doğru bildirimde bulunmaya yönelterek vergi kaybını önlemektir. Vergi denetiminin bu dar amacı dışında mali, ekonomik ve hukuki amaçları da bulunmaktadır.

• Denetim türleri üç başlık altında incelenebilir. Bunlar mali tabloların denetimi, uygunluk denetimi ve faaliyet denetimidir.

Denetim standartları neleri kapsamaktadır?

• Denetim standartları, denetçinin denetim başarısının, kalitesinin, ölçüsünü oluşturur. Denetim Standartları, bir anlamda denetimin temel yapısını oluşturmaktadır. Denetim standartları, bir yandan denetçinin niteliklerini ortaya koyarken, diğer taraftan da bu denetçinin, denetim sırasında izlemesi gereken yolu ortaya koyar ve denetçi için denetim sürecinin nihai ürünü olan denetim raporunun da niteliğini belirler.

• Genel kabul görmüş denetim standartları, nitelikli bir denetimin temel koşullarını ortaya koyan üç grup standarttan oluşur: Genel Standartlar, Çalışma Alanı Standartları ve Raporlama Standartlarıdır.

Ülkemizde uygulanan denetime ilişkin meslek kanununun içeriği nedir?

• Ülkemizdeki işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemeye, değerlendirmeye tabi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmi mercilerin yararına tarafsız bir biçimde sunmak ve yüksek mesleki standartları gerçekleştirmek ve Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlik meslekleri ve hizmetleriyle bu mesleklere ilişkin Odaların kurulması amacıyla 1989 yılında 3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebecilik ve Yeminki Mali Müşavirlik Kanunu çıkartılmıştır. Kanunda öngörülen şartları taşıyanlar serbest muhasebeci, mali müşavir ve yeminli mali müşavir olabilirler

Vergi Suç ve Cezaları



Genel olarak suç ve cezalardan ne anlamak gerekir? Bu bağlamda vergi suç ve cezaları kavramları neyi ifade eder?

• Pozitif hukuka göre suç, cezai müeyyide ile korunan normlara uymama şeklinde tanımlanmaktadır. Ceza ise suç işleyen kimse hakkında, toplum adına düzenlenerek uygulanan kanuni müeyyidedir. Ceza hukuku anlamında bir fiilin suç sayılabilmesi için kanunda açık bir şekilde belirtilmiş olması ve karşılığında da bir cezanın konmuş olması gerekir.

Türkiye’de vergi suç ve cezaları nelerdir?

• Vergi suç ve cezalarına ilişkin kurallar esas olarak Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir. Ancak işlenen suçların niteliğine göre ceza hukuku ilkeleri de göz önünde bulundurulmaktadır.

• Vergi suçları, vergi kanunlarına aykırı davranışın sonucuna göre idari vergi suçları ve kamusal nitelik taşıyan diğer vergi suçları olarak ikiye ayrılmaktadır. idari vergi suçları, vergi ziyaına (kaybına) neden olacak şekilde vergi kanunlarına aykırı davranılmasını ifade eder. Yaptırımları parasaldır. idari vergi suçları, vergi ziyaı suçu ve usulsüzlük suçu olarak ikili bir ayırıma tabi tutulmuştur. Usulsüzlük suçları, genel usulsüzlük ve özel usulsüzlük olarak iki kısımda incelenir. Genel usulsüzlükler de birinci ve ikinci derece usulsüzlükler olarak gruplandırılır.

• Kamusal nitelik taşıyan diğer vergi suçları, kamu düzenini bozucu nitelikteki fiillerin ortaya çıkardığı suçlardır. Kamusal nitelik taşıyan vergi suçlarına uygulanacak cezalar, hürriyeti bağlayıcı türden cezalardır. Ancak, bu cezaların bir kısmı para cezasına çevrilebilmektedir. VUK’nda, kamusal nitelik taşıyan suçlar kaçakçılık, bilgi vermekten çekinme, vergi mahremiyetinin ihlâli ve mükelleflerin özel iş- lerini yapmak olarak düzenlenmiştir.

Vergi cezalarının uygulanmasında gözetilen genel esaslar nelerdir?

• Vergi cezalarının uygulanmasında cezalandırma işlemi, fiillerin tekliği, çokluğu, fiil ayrılığı, suçların birleşmesi ve tekrarlanmasına göre farklılıklar göstermektedir.

Vergi cezalarını ortadan kaldıran nedenler nelerdir?

• Vergi cezaları ödeme, yanılma, pişmanlık ve ıslah, ölüm, zorunlu nedenler (mücbir sebepler), zamanaşımı, vergi cezalarında yapılan hatalarla tamamen ortadan kalkarken, uzlaşma ve cezalarda indirim yoluyla da kısmen ortadan kalkabilmektedir.